16 Şubat 2016 Salı

Londra BETT Show

Ocak ayının sonunda Londra'da BETT Show'a katıldık. 40.000 ziyaretçi, 900 sergi açan firma, yüzlerce konferans ve atölye. Bu üç günü anlatan yazı dizimizi burada bulabilirsiniz.

“Nasıl öğreniyoruz?”
Professor Robert Winston dediğimizde kimden bahsettiğimizi ilk anda çıkaramayanlarınız olabilir. Peki BBC’de yayınlanmış “the Human Body” ya da “The Human Mind” belgesellerinin sunucusu, değerli bir bilim adamı, doktor, yazar, araştırmacı dersek hatırlamanıza yardımcı olur muyuz?
Prof. Winston adını ilk duyuşum ve ona hayranlığım üniversite yıllarıma dayanıyor. Kendisinin büyük bir şevkle sunduğu BBC yapımlarını merakla ve ilgiyle izlediğim günlerim aklıma geliyor. Onun, insan zihninin bilinmezlerine yönelik çalışmaları ve nasıl öğreniyoruz sorusunun yanıtını arayışı biz eğitimcileri Londra BETT Arena’da bir araya getiriyor. 20 Ocak’ta BETT Arena’da yaptığı sunumu izleme fırsatı bulduğum için kendimi şanslı hissediyorum.
Prof. Winston son derece mütevazi ve etkileyici bir anlatım diline sahip. “Nasıl öğreniyoruz?” başlıklı konuşması bittiğinde zamanın nasıl aktığına şaşırıyorum.
Profesör beyinlerimizin hepsi birbirine bağlı yüz milyar nörondan ya da beyin hücresinden meydana geldiğini, öğrenmenin bu nöronlar arasında yeni yollar yaratmak ve bunları kalıcı kılmak olduğunu meşhur “The Human Mind” belgeselinden yaptığı alıntılarla belirterek konuya giriyor. Belirttiği üzere beynimizdeki bütün bağlantıların arasında birleşme yeri denilen küçük bir aralık bulunuyor ve yeni bir şey öğrenilince elektriksel sinyalin bu aralıktan atlaması ve yoluna devam etmesi gerekiyor. İki beyin hücresi arasındaki aralık çok küçük olmasına rağmen sinyallerin bir uçtan bir uca hemen iletilmesi o kadar kolay olmuyor. Yaptığı analojide Prof. Winston bu durumun derin bir vadiden geçmeye benzediğini belirtiyor ve bu süreci hafızalarımıza kazınacak şekilde anlatabilmek için işi bir kaç fersah öteye götürüp bir vadinin bir ucundan diğer ucuna atladığı belgesel görüntülerine devam ediyor. Sinyal, bir beyin hücresinden diğerine ilk kez geçtiği sırada büyük bir çaba sarf edildiğini videodaki ses belirtiyor. Vadiyi geçerken de aynı deneyimin yaşanıldığını, bir kez diğer uca geçildiğinde aynı işlemi tekrarlamanın her seferinde daha da kolaylaşacağını, bir köprü kurulacağını ve öğrenme sürecinde buna benzer bir durumla karşı karşıya kalınıldığını gösteriyor. Başlangıçta öğrenmek çok zordur ancak karşıya defalarca geçtiğimizde öğrenme artık gerçekleşmiştir. Profesörün bu video alıntısı biz eğitimcilerin sürekli vurguladığı tekrarın önemini açıkça gözler önüne seriyor. Kim bilir belki de öğrencilerimize tekrar yapmaları konusunda ısrarcı olmamıza artık gerek kalmayacak, aşağıdaki videoyu göstererek demek istediğimizi çarpıcı bir biçimde ifade edebileceğiz. 

Copyright: BBC

Prof. Winston’ın sunumunun ardından bir diğer önemli sunumdan da bahsetmek istiyorum. BETT Arena’da beni etkileyen bir diğer sunumu Profesör Sugata Mitra’dan dinledim.
Sugata Mitra, New Castle Üniversitesi’nde görev yapan değerli bir eğitimbilimci. Sunumunda Mitra ilk olarak 2006 yılında İngiltere’de “Self Organized Learning Environment–SOLE” (Kendi Kendine Öğrenme Sistemi) etkinliğini nasıl başlattığını anlatıyor. Çıkış noktası Hindistan olan bu etkinlik, kendilerine verilen bir soruyu, öğrenme ortamını kendi kendilerine düzenleyerek (herhangi bir öğretmenin yönlendirmesi ve desteği olmadan) ve interneti kullanarak (az sayıda bilgisayar ile) öğrencilerin cevaplayabilecekleri fikrine dayanıyor. Burada öğretmenin rolünü göz ardı etmemek gerekiyor çünkü öğretmenin öğrencilere iyi bir soru sorması lazım. Mitra’nın belirttiğine göre öğrencilerin sosyal anlamda da desteklenmesi şart. Öğrenciler gruplar halinde kendilerine yöneltilen sorunun cevabını bulmak için önce bir kaos ile başlayıp yavaşça bir düzen ortamına geçiyorlar. Bu süreçte her öğrenciye bir bilgisayar düşmesi de gerekmiyor. 2013 yılında ödül alan “Hole in the Wall” (Duvardaki Delik) adlı TED konuşmasında da belirttiği üzere öğrenciler gruplar halinde çalışıp paylaşımda bulununca asıl öğrenme gerçekleşiyor, yapılan çalışmanın üzerinden 2 ay gibi bir zaman geçse de öğrenciler akran öğrenmesi sayesinde performans olarak aynı ölçme-değerlendirme sonuçlarını sergiliyorlar.


Copyright: TED Talks

Mitra’ya göre eğitimin geleceği değerlendirmenin geleceğine bağlı ve mutlaka değişmeli. Biz eğitimciler, öğrencilere açık uçlu sorular yöneltmeliyiz. Öğrenciler kendilerinde merak duygusu uyandığı takdirde sorularını cevaplamak için bir yol mutlaka bulacaklardır. Önemli olan öğrencilere doğru soruları yöneltebilmektir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder